Bu kadar yıkıcı bir depremin ardından yurttaşlarımız büyük bir dayanışma içinde depremzedelere yardım ulaştırmak için seferber oldu.
Türk insanının tarihinden, geleneğinden gelen bir anlayışın acılı bir durumda nasıl da tek bir yürek, tek bir vücuda büründüğünü gördük.
Halkın bu dayanışmasında siyaset yoktu. Ötekileştirme yoktu. Ayrımcılık yoktu…
Sen Kürd’sün, sen Alevisin, sen Ermeni’sin, sen ‘o’sun-sen ‘bu’sun’ çatışmaları yoktu…
Halkın anında örgütlenerek büyük bir dayanışma örneği göstermesi gelecek adına hepimize umut ışığı oldu.
Ne verirsen elinle, o gider seninle
Yakın tarihte yaşadığımız yangın felaketi ve öncesinde yaşanan doğal afetler Manavgat halkında yardımlaşma bilincini geliştirdi.
Acılarla büyümüş kentin insanları, kendi acılarına ortak olan- olmayan her varlığa koskocaman yüreklerini açarak, “Ne verirsen elinle o gider seninle” dediler.
Burada şu kurum, bu kurum, şu firma, bu firma ayrımı yapmayacağım. Herkesin elinden gelenin çok daha fazlasını yaptığına gözlerimizle şahit olduk.
Ancak Manavgat Belediyesi’nin deprem haberi alınır alınmaz çok kısa sürede organize olması ve hemen akşamında 5 tır yardımı bölgeye göndermesi belediye adına olumluydu.
Akabinde AFAD tırlarının yola çıkması, siyasi partilerin, derneklerin, özel şirketlerin, firmaların yardım tırlarının yola koyulması Manavgatlının neler yapabileceğinin örneği gibiydi.
Elbette burada muhtarlarımızın, okullarımızın, Ayşe teyzenin, Mehmet amcanın, o pırıl pırıl gençlerin verdiği katkıyı da unutmamak gerekir.
Arada dolaşan mırmırları hiç kafanıza takmayın. Onlar hep vardı ve de var olmaya devam edeceklerdir.
Manavgat halkının bu birlik-beraberliğini ve dayanışması o mırmırlara da iyi bir cevap oldu.
Manavgat halkının ortaya koyduğu bu dayanışma, Manavgat’ın sorunlarının aşılmasında bir güç olarak her daim akılda tutulmalıdır.
Manavgat 7’den 70’şe “Tek yürek” olunabileceğini bizlere gösterdi.