Yerel Seçimler Yaklaşırken;
Seçimlerden önce Medyascope Diyarbakır’da sokak röportajı yapıyordu. Genç bir delikanlı Muharrem İnce deyince “sen nasıl bir Kürt’sün, neden aslını inkâr ediyor ve HDP’ye (Yeşil Sol Parti) oy vermiyorsun” müdahaleleriyle ortalık karıştı. Ortalık karıştı karışmasına ama hepimizin bildiği bir gerçek yani etnik veya mezhepsel aidiyetlerden kaynaklı mahalle baskısı kendini yine gösterdi.
Ülkenin Batı bölgelerinde seçmenin iradesine saygı diyen HDP güçlü olduğu doğu illerinde ise HDP’ye oy vermemeyi aslına ihanet olarak değerlendiriyor. Ümit Özdağ ve Zafer Partisini faşist ve ırkçı ilan eden Pervin Buldan’a sormak lazım, sizlerin seçmenizin ve yerel yöneticilerinizin söylemlerini neyle açıklamalıyız?
Seçimlerin kazanılmasında cemaatler mi yoksa HDP mi etkilidir?
Seçim döneminde “HDP’nin desteğini alan Cumhurbaşkanlığını kazanır, çünkü HDP kilit partidir” söylemleri henüz sıcaklığını korurken Yeşil Sol Parti’ye (HDP’ye) oy verenler bunun böyle olmadığını sandığa gitmeyerek gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun 2. Tur oylamada oy oranlarının Güneydoğu’da yüzde 15 civarında düşmesinin nedeni iyi analiz edilmelidir. Çünkü ortadaki gerçek Kürtlerin çoğunluğunu oluşturan dindar Kürtlerin Kemal Kılıçdaroğlu’nu benimsememesidir. Cezaevindeki eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’a “sosyal medya fenomeni” , “Pop star” diyen Demirtaş sonrası eski HDP eş genel başkanı Sezai Temelli’nin tavrı HDP’nin kendi içlerinde bile bir AK Parti, MHP gibi bir ve bütün olamadığını göstermiştir. Burada sormak isteriz Kürt seçmen kendi içinde 2, 3 yıldır kavga eden bir partinin arkasından neden gitsin?
Organize olamayan partiler parçalanır
Daha dün Kars’tan önce vekil sonra da belediye başkanı olan Ayhan Bilgen’in HDP’den ayrılarak yeni bir parti kurması, 3 dönem HDP’den Milletvekilliği yapmasına rağmen partisinden istifa eden Altan Tan, TİP’li Ahmet Şık’ın HDP için Kürt faşistleri açıklamasını yapması, terör organizasyonlarının ve liderlerinin güdümünden kurtulamamaları HDP’yi seçmen üzerinde problemli hale getirmektedir. Günün sonunda HDP’lilerin ırkçı ve faşist ilan ettiği partilerden hiçbir geri kalır yönü kalmamıştır. Dolayısıyla da 2023 seçimlerinde HDP’nin kaybetmesi son derece normal karşılanmalıdır.
HDP seçmeninin çoğunluğu dindar ve gelenekçidir
HDP özgürlükçülük evreninde her ne kadar demokratik çözüm sloganlarını siyaset sahnesinde uygulamaya çalışarak ezilmişlerin güya savunucusu gibi gözükse de aslında durum hiçte de bu kadar basit değildir. Laik, seküler, batıcı ve Kürt Milliyetçisi olan HDP etrafına birkaç sol ve sosyalist parti toplayarak sözde Türkiye partisi olmaya çalışırken aslında son seçimlerde de gördüğümüz gibi oy ve seçmen kaybetmeye başladı. Oturduğu tabanın kendi halinde, sakin bir hayat yaşamaya çalışan gelenekçi ve dindar olduğunu düşündüğümüzde artık HDP temsil ettiğini iddia ettiği halkın temsilcisi olmadığını ve bir proje partisi olduğunu göstermiştir.
HDP bir proje partisidir
Manavgat gibi batı şehirlerinde Türk kökenli dışlanmış ve sosyalist partilerde kabul görmeyen sosyalistlerce, doğuda ise şehirli olmaya çalışan sol-sosyalist Kürtlerle yönetilen HDP dindar Kürtleri laikleştirmeye ve sekülerleştirmeyi amaçlamaktadır. Cihan harbi öncesinde ve sırasında Kürtlere katliam yapan Ermenilerin tezlerini bugün dahi, kabul eden ve bunları savunan hatta Ermeni soykırımından bahseden HDP bu yönüyle bu toplumun özelde Manavgatlının güvenini sizce kazanabilir mi?
Yeşil Sol (HDP) mu Süleymancılar mı?
Manavgat’ta yaklaşan yerel seçimlerde yine birileri kalkıp HDP (Yeşil Sol Parti)’nin 5051 oyu ile “HDP (Yeşil Sol Parti) kilit partidir” diyecektir. Kuşkusuz bazı şehirler için bu doğru da olabilir. Peki ya Manavgat’ta HDP’nin desteğini alan parti seçimi kazana bilir mi? Ya da soruyu şöyle soralım Süleymancıların desteği mi yoksa HDP’nin mi veya her ikisinin de desteğini alabilen bu seçimi kazanabilir mi?