Son ayların en sıklıkla şikâyet edilen konuların başında sivrisinek istilası geliyor. Vatandaş sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarla yetkililere açıyor ağzını, yumuyor gözünü.
Sosyal medya hesapları sivrisinekten geçilmiyor. Vatandaşın paylaşımlarından basın olarak bizde nasibimizi alıyoruz. “Şikâyetlerimizi yetkililere niçin duyurmuyorsunuz neden yazmıyorsunuz değil, neden yazamıyorsunuz ?“ diye yükleniyorlar.
Vatandaş her zaman haklıdır düşüncesiyle anlatmaya çalışıyoruz ama vatandaş da eski vatandaş değil ki her şeye hemen inansın!
Sivrisinekle mücadelenin diğer kıyı kentlerinde yapılan çalışmalarla nasıl bertaraf edildiğini bir güzel bize anlatıyorlar.
Büyükşehir patentli açıklama
Bütün bu gerçekler ortada dururken Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin, Antalya ve ilçelerinde sivrisinek şikâyetlerinin iklim değişikliği ve düzensiz yağışlar nedeniyle arttığını belirten büyükşehir patentli bir açıklama yapıyor.
Ve hatta yüzyılın en büyük buluşuymuş gibi tarih vererek, “Yağışlar sona erdi. 1hafta içinde sivrisinek sorunu ortadan kalkacak” dedi.
Bilime karşı çıkmak mı? Haşa Allah çarpar.. Bu açıklamaya itirazımız bilimin siyasete alet edilmesidir.
Bilim siyasete alet edilmemeli
Yağışların hangi tarihte, hangi gün, saat kaçta başlayacağını bize dakikası dakikasına bildiren bilim, küresel ısınma, iklim değişikliği ve mevsimler arasındaki belirgin geçişlerin azalmasını ve bunun doğuracağı doğal sonuçlarını öngörmeyecek öyle mi?
CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi bu sorunu üç yıl öncesinden görmüş, üniversitelerle iş birliği yaparak yeni türeyen bu haşereler için etkili bir ilaç geliştirmiş, lavra döneminde hepsini yok etmiş.
Mersin yaptı, Antalya neden yapmadı?
Önümüzde bu örnek dururken Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin vektörle mücadelede bazı bahaneleri öne sürmesini kabul etmemiz mümkün değil. Mersin başarabilmişse, Antalya hayda hayda başarabilirdi çünkü Mersin Belediyesi ekonomik olarak Antalya’dan güçlü değil.
Mersin bilimin ışığında aklını kullanırken Antalya Belediyesi yönetim zafiyeti içerisinde sanırım “Yağmur yağmasın duasına” çıkıyordu.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Çevre Yüksek Mühendisi Lokman Atasoy, Türkiye’de 1500 kişilik büyüklüğe sahip vektörle mücadele ekibinin yalnızca Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu açıklamasını yapıyor.
Boşa kürek salladıktan sonra değil bin beş yüz, 5 bin kişilik ekiple vektörle mücadele etseniz ne olur, etmezseniz ne olur? Belediyenin bütçesine kocaman bir delik açarsınız, olan bu olur…
Hepimiz bir hamamböceği değil miyiz?
Bugün bir dost ortamında dostlardan biri, “Hiç görmediğimiz türlerden çeşitli haşereler görüyoruz. Kocaman kocaman hamam böcekleri, kanatlanıp tepemizde uçuyorlar” dedi.
Hafif tebessüm ederek, “ Korkmayın onlar hamamböceği değil insan” dedim.
Delirmedim diyerek sözlerime devam ettim.
“ bizler, onlar, sen ben, o ve de büyük çoğunluk öylesine bir baskı altında yaşıyoruz ki, üstüne üstlük gelir adaletsizliği, geçim ve barınma sıkıntısı, siyasilerin türlü türlü yalanları, bilim insanlarının akıl dışı açıklamaları her birimizi anlaşılmaz nesnelere dönüştürdü. Gece yatıyoruz ve sabah bir hamamböceği olarak uyanıyoruz. Aynı Kafka’nın romanında olduğu gibi”
O yüzden tepenizde uçuşan o garip yaratıkları öldürmeyin, akrabanız olabilir…
Tüm bu olumsuzluklara karşın 1 hafta sonra sinekten kurtulacağımıza sevinelim bari.
Sayılı gün hemen geçer…