YENİLİK ARAYIŞI MI YOKSA YENİ POPÜLİZM Mİ? (2)

0

CHP’de parti içi gündem Ekrem İmamoğlu başkanlığındaki toplantı videosunun sızdırılmasıyla farklı bir yöne doğru evrildi. Kılıçdaroğlu’na karşı Parti Meclisi toplantısı ve Olağanüstü Kurultay çağrısı siyasi analistler tarafından ‘Darbe’ olarak değerlendirildi.

                                 İmamoğlu CHP için Umut mu?

CHP içerisinde hem Kılıçdaroğlu hem de İmamoğlu’nun ya da ismi anılan diğer siyasilerin  “değişim” veya “Yeni CHP” sloganlarını eleştirmek ya da bu sloganların peşinden koşarak yeni siyasi arayışlara, maceralara, mücadeleye girmek kolaydır. “Değişim” sloganı ile genel başkanlık yarışına göz kırpan İmamoğlu, partisini gerçekten değiştirebilir mi? Bizce bu sorunun cevabı Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi değiştirebildiği kadardır.

Maddi imkân var, toplumsal etkinlik yok!

Değişim çığlığı atanların, toplumun değişmeden partilerin veya devletin değişmesinin de mümkün olmadığı gerçeğini artık görme vakti gelmiştir. Maddi imkânları geniş ama toplumsal etkisi sınırlı olan CHP, bırakın toplumsal değişimi kendi parti örgütlerini bile değiştirebilecek imkân ve kapasiteye hatta bir fikre sahip değildir. Örneğin MHP Ülke Ocaklarıyla, AKP TÜGVA’sıyla, Saadet Partisi MGV-AGD ile Millet Partisi Millet Derneği ile değişim ve dönüşümü yapabilme kapasitesine sahipken CHP’de bu tarz organizasyonlar yoktur.

                                CHP örgütleri ‘YENİ’ sıfatından rahatsız

Eğitim programları dahi bulunmayan CHP’de parti örgütlerinin değişimi neyle gerçekleştireceği belli değil. Daha da vahimi değişimin ve “Yeni CHP” sloganının örgütler ve kamuoyu açısından neyi ifade ettiğini Kılıçdaroğlu döneminde de ona rakip olan İmamoğlu hareketi sürecinde bilinmiyor. Örneğin Kılıçdaroğlu’nun “Yeni CHP” tabirinin teşkilatının çoğunluğu tarafından kabul görmediği bir türlü özümsenmiyor.

Plan ve Programları belli değil

Mevcut CHP yönetiminde durum buyken entelektüel siyasi beceriden ziyade popülist siyasi beceriye sahip İmamoğlu’nun hiçbir açıklama ve yazılı metninde parti içinde yukarıdan aşağıya inecek ve değişimi önce CHP içinde başlatabilecek bir önerme de bulunmuyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının getirdiği popülerlikle CHP’nin başına geçmeyi hedefleyen İmamoğlu ne CHP’ye ne de topluma Türkiye’nin veya CHP’nin yapısal sorunlarını çözebilecek bir plan ve ne de program sunamamıştır. Hatta İmamoğlu’nun çevresi internet sitesinde vatandaştan gelen talep ve önerilerle bir programı oluşturacaklarını söyleyerek topluma vizyon kazandırma, yön verebilme ve onu sürükleyebilme kabiliyetinde olmadıklarını da zımnen ifade etmektedirler. İmamoğlu’nun hareket tarzına baktığımızda AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan gibi bu işi gündelik siyasi söylemlerle sonuçlandırmak istediğini anlıyoruz. Bu durum hem CHP’ye hem de Türkiye’ye sizce de haksız değil mi?

CHP tabanında fabrika ayarlarına dönme isteği çok fazla

CHP ya da başka bir partinin değişimi hem kendi içerisinde hem de yönetimde sağlaması mümkün görünmemektedir. Çünkü İmamoğlu, CHP veya başka bir partinin göremediği şey toplumun ileriye dönük bir değişim istemediği tam tersine eskinin değerlerine geri dönüşü veya mevcudu koruma azmi içerisinde olduğudur. Kaldı ki muhalefet partileri değişim söylemlerini ve muhalefetini sadece AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kurması ilerici bir değişimin yaşanmasını neredeyse şimdilik imkânsız hale getirmektedir.

                         Parti içi iktidar mı yoksa yerel seçim mi önemli?

Mahalli seçimler yaklaşırken CHP teşkilatlarının hala yerel burjuvayla temasa dahi girmeyerek onları alternatif bir emlak veya üretim paradigması anlatamaması ve buna tenezzül bile etmemesi bırakın değişimi CHP’nin yerel seçimleri için kılını bile kıpırdatmadığını bizlere göstermiyor mu?

İnternet sitesinde muhalefeti alternatif olmamakla suçlayan İmamoğlu, klasik CHP tabanına Kurtuluş Savaşı üzerinden mesaj vererek Atatürkçü kimliğini açıklamayı ihmal etmiyor. İyi de Sayın İmamoğlu nasıl olurda sizin gibi istikrarlı bir Atatürkçü vakti zamanında Trabzonspor yorumcusu olarak Samanyolu TV’de yorumculuk yaptı? Muhalefeti alternatif iktidarı oluşturamamakla suçlayan İmamoğlu, aynı muhalefetin kendisini iptal edilen İstanbul belediye seçimlerinde el birliğiyle destekleyerek büyük bir farkla seçimi nasıl kazandırdığından hiç bahsetmiyor.

Kendince partilere demokrasiyi koruma sorumluluğu yükleyen İmamoğlu demokrasiyi korumanın asli görevlisinin partilerde değil sivil toplumda ve savcılarda olduğunun farkında bile değil. Spesifik bir tanımı olan demokrasiyi şayet korumada önceliği siz partilere verirseniz bu işin sonu 70‘li yılların Türkiye’si olur. Yani siyasi bir derinliği olmayan bu arkadaş ve ekibi farkında olmadan partileri Türkiye’yi kaosa sokmadıkları için eleştirmekte.

Göç yolda düzülür

Belirli bir değişim programı bulunmayan İmamoğlu, sitesinde “Nasıl bir Türkiye, nasıl bir CHP, nasıl bir siyaset, nasıl bir muhalefet?” sorularına başlangıç aşamasında cevap vermeyerek “göç yolda düzülür” gibi tehlikeli bir mantıkla yola çıktığını göstermektedir.

Değerli okur söylenecek söz çoksa da yazıyı çok ta uzatmanın bir anlamı yok. İmamoğlu’nun da bu ülkeye hiçbir şey veremeyeceği bizce şimdiden bellidir. Allah CHP örgütlerine şimdiden sabır versin.