DEVA Partisi’nde takke düştü kel görüldü. Mahallenin eğitimsizliğini ve fakirliğini fırsata çevirip zengin bir kıza kapak atarak hayatını kurtarmaya çalışan köyün yakışıklı gencine benziyor DEVA Partisi.
Deva Partisi 2020 yılında AK Parti’den kopan kadrolar ve AK Parti’ye sempati duyan siyasetçiler tarafından kurulmuştu. Muhafazakâr ve Liberal olarak kendini tanımlayan parti, bu söylemle halkın karşısına çıkmış ancak İngiliz patentli söylemleriyle kısa sürede kendini ele vermişti.
Parti değil şirket
Partiyi bir şirket gibi düşünen DEVA yönetimi, partiyi markalaştırmaya çalışarak sosyal medyada en çok para harcayan birkaç partiden biri oldu. Ne var ki yaldızlı söylemler, sosyal medya reklamları ona bir tabandan ziyade sadece bir yakınlıkduyar grubu oluşturdu. Bunun en bariz örneğini Manavgat İlçe yapılanmasında görmek mümkündür.
Tabanları yok!
Manavgat gibi demografik çeşitliliğin yoğun olduğu bir ilçede toplumsal bir etki uyandırabilecek bir tabanı oluşturamayan ilçe teşkilat yöneticilerinin, taklitçi politikaları partinin erimesine yol açtı. DEVA’nın 14-28 Mayıs seçimleri sonrası kendi kabuğuna çekilerek politik anlayışlarını değiştirmesi bunun kanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Neoliberal politika kıskacında
AK Parti ve MHP ortaklığını çok sert bir şekilde eleştiren DEVA Partisi bir dava partisi olma hüviyeti kazanamadı. Çünkü taban oluşturamayacaklarını anladıklarında Genel Başkan Ali Babacan muhafazakâr söylemleri bir kenara bırakarak herkese mavi boncuk dağıtan neoliberal bir söyleme ve küreselci bir yaklaşıma daha da açıktan kapı araladı.
Genel Başkan hayranlığı, ilkelerin önünde
İçerisinde ağırlıklı olarak Ali Babacan’ın şahsiyetine hayranlık duyanların, neoliberal politikalar konusunda AK Partiyi yetersiz bulanların oluşturduğu DEVA Partisi, özgürlüklerle ilgili söylediği söylemlerle genç nüfus üzerinde cazibe merkezi olmaya çalıştı. Peki sonuç? Koca bir “sıfır”.
Milliyetçi ve sağ seçmen tarafından eleştiriliyor
Temel hak ve hürriyetleri genişleteceğini, etnik, dini ve mezhepsel özgürlükleri sınırlandıran otoriteryan düzenlemeleri ortadan kaldırmak gibi beylik söylemler üreten Ali Babacan aslında hiç de göründüğü gibi olmadığını göstermeye başladı. Nitekim bu günlerde İyi Parti saflarında gördüğümüz DEVA Partisinin eski G. Başkan Yard. Birol Aydemir’in istifası partideki o totaliter ruhun ipuçlarını verdi. Seçim öncesi yayınladığı eylem planlarının Türkiye’nin yapısal problemlerini çözmekten uzak, özellikle de Türklük ve inanç sahasında söyledikleriyle çok ciddi tepki toplayan DEVA Partisi muhafazakâr, milliyetçi ve sağ seçmen tarafından eleştirildi.
Ali Babacan Pragmatist mi?
Kuruluşundan beri Abdullah Gül’ün rehberliğinde ve vesayetinde hareket ettiği iddia edilen Ali Babacan’ın 2018 yılında yani AK Parti’nin içindeyken Abdullah Gül’ün ortak Cumhurbaşkanı adaylığı için çalıştığını televizyonlarda açıklaması siyasi çıkarları için nasıl da pragmatist olduğunu herkese gösterdi.
Gelelim istifaların bizlere DEVA Partisi ve pek çok parti üyesinin yere göğe sığdıramadığı Ali Babacan ile ilgili gösterdiklerine. DEVA’daki ilk önemli istifayı 5 Temmuz 2022’de G. Başkan Yard. Birol Aydemir gerçekleştirmişti. Aydemir istifasında ortak akıl ve istişareye dayanan kural temelli, adil, şeffaf ve liyakatin öncelendiği bir yönetim şeklinin başarı getirebileceğine inanmasına rağmen DEVA Partisi’nin kurulduğundan bu yana, parti yönetimi ve siyaset yapma anlayışlarında bunları yansıtamadığını dile getirdi.
Ramis Ongun: “Parti vesayet altında”
Türk Milliyetçiliğinin önemli isimlerinden olan Ramiz Ongun ise 22 Temmuz 2023 tarihli istifasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parti içinde tuzakların kurularak DEVA Partisi’nin seçimlerin kaybedilmesinde etkili olduğu imasında bulundu. Ongun ayrıca yaptığı açıklamada partinin vesayet altında olduğunu vurgulayarak milli hassasiyetlerin önemsenmediğini, istişarenin yok sayıldığını ve liyakate değer verilmediğini açıkça belirtti.
“Parti’de politik belirsizlik var”
15 Milletvekiline sahip olarak siyasette etkinlik kazanacağını düşünen Deva Partisi’nin totaliterleşme eğilimi 11 Temmuz 2023’de bir kez de Karaman, Kırşehir ve Afyon il başkanlarının istifa açıklamalarında kendini gösterdi. DEVA Partili Karaman İl Başkanı Mustafa B. Demirer ve Kırşehir İl Başkanı Metin Atabey açıklamasında partinin toplumsal sorunları okuyamaması ve milletimizin gerçek ihtiyaçlarına yönelik siyaset üretememesi sebebiyle ve Parti yönetiminin kuruluş ilke ve değerlerinden oldukça uzaklaşılması sebebiyle yol ayrımına gelindiğini açıkladı.
İl başkanları birer birer istifa ediyor
Bu açıklama demokrasi havariliğini ilan eden bir partinin AK Partileşme sürecini açıkça ifade etmeye yetiyor. Afyon İl Başkanı Kadir Daylık ise parti ana kademe kadrosunun değişmemesine tepki göstererek partide ki politika belirsizliğine isyan etti. Örnek olarak verdiğimiz istifa açıklamaları büyük laflarla ve reklamlarla kurulan özgürlükçü bir partinin aslında içinin nasılda sıradanlığa sahip olduğunu ve yok olmaya mahkûm olmasını bizlere gösterdi. Genelde muhalefetteyken demokrat olan partilerin iktidar olduklarında totaliterleştiğini çok kez görmüşsek de muhalif gözüken DEVA Partisi ‘nin muhalefetteyken totaliterleşmesi yakın tarihte gördüğümüz ilk örnek oldu.
Yüzde 2’lik oy potansiyeline bile sahip olmayan DEVA Partisi, CHP sayesinde elde ettiği 15 milletvekili ile şua an belki adından söz ettirebilir ama ya sonrası meçhule giden bir yol…