24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşmasının 100. Yıldönümü doldu. Bu kapsamda YSP/HDP ve türevi partiler gerçekleri saptırdıkları ortak bir bildiriyi resmi web sitelerinde yayınladılar.
Yayınladıkları ortak bildiride hem Lozan’a hem de Türk Devleti’ne ağır ithamlarda daha doğrusu iftiralarda bulundular. İçerik olarak sokak milliyetçiliği yapan YSP/HDP kendi sahibi gördüğü Kürt seçmeni, konsülde etmeyi amaçladığını artık sağır sultanlar bile biliyor.
Ayrılıkçı ve kışkırtıcı bir bildiri
YSP/HDP’nin Lozan üzerinden çıkaracağı bir tartışma ile seçimde aldığı yenilgiyi hem örtbas etmeyi hem de Selahattin Demirtaş ile giriştiği bilek güreşinin negatif sonuçlarını unutturmaya çalıştığı çok açıktır. Ülkedeki pek çok Sosyalist, Komünist, Marksist, Leninist ve hatta Maoist grupların ve siyasetçilerin yer aldığı YSP/HDP Kürt halkının haklarını savunma maskesi altında ülke içinde nefret tohumlarını atmaya devam etmesi “ayrılıkçı”, “kışkırtıcı” niyetini apaçık göstermektedir. Yayınladıkları metinle sadece Türkiye değil Irak, Suriye ve İran’daki Kürtlerin de liderliğini ve sözcülüğünü yaptıkları imajını uyandırmaya çalışan YSP/HDP tehlikeli bir oyun içerisinde yer almak istediğini resmen ilan ediyor.
Daha açıklamalarının başlangıcında “Kürt halkı için yüz yıldır devam eden ret, inkâr ve katliamların yolunu açan kara günün adı Lozan Antlaşması!” cümlesiyle Türk devletini katliam yapmakla suçlayan YSP/HDP Türkiye partisi olamayacağını ve Türk Devletini yönetmek gibi bir amacının da olmadığını ülkeye bir kez daha göstermiştir.
“Lozan antlaşmasını kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz de”
Açıklamalarının devamında “24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması, halkımız için karanlığın, sonu gelmeyen baskı, soykırım ve zulümlerin adıdır. Öncelikle halkımızın temsil edilmediği ve iradesinin yok sayıldığı Lozan Antlaşması’nı ve bu antlaşmayı imzalayıp uygulayanları şiddetle kınıyoruz. Antlaşmayı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Halkımız, Ulusal Kendi Kaderini Tayin Hakkını gerçekleştirme hedefiyle Lozan Antlaşmasının aşılması için mücadelemiz devam edecek.” diyerek topluma nifak tohumlarını serpiştirmiş, müesses nizama karşı meydan okumuştur.
AB, ABD ve ırkçı emperyalizmin ayrılıkçı hareketleri desteklemesi anlayışına sırtını dayadığı açık olan YSP/HDP, BOP kapsamında kendisine verilen rolü aynı AK Parti gibi gayet iyi oynamaktadır.
YSP/HDP bu anlayışla Türkiye Partisi olamaz
Lise seviyesindeki tarih bilgisiyle yazıldığı her halinden belli olan, dili son derece bozuk ve anlatım bozuklarıyla dolu olan, sanki başka bir dilde hazırlanıp da Türkçeye çevrilmiş gibi duran yalan, çarpıtma, iftira ile doldurulmuş açıklama legal bir partinin Cumhuriyet Tarihinde gerçekleştirilen en kışkırtıcı metnidir desek yalan olmaz. Lozan Antlaşması dönemine damga vuran Wilson Prensiplerinin self-determation ilkesinin uygulanmasını isteyecek kadar ileri giden bu metin güya ilerici ve devrimci olan YSP/HDP’nin hala XX.yy’ın ilk çeyreğine takılıp kaldığını ve bir türlü çağa ayak uyduramadığını göstermektedir.
Kemalist iktidara ırkçılık suçlaması
Dünkü seçimlerde destekledikleri CHP’yi ve dönemin Kemalist iktidarını ırkçılıkla suçlayan YSP/HDP açıklamasında hızını alamamış ve Osmanlıyı ’da 1850’den itibaren Kürtleri imha etmeye çalışmakla suçlamıştır. “Lozan 1923 Antlaşmasını imzalayan başta Britanya ve Fransa olmak üzere imzacı devletleri halkımızdan özür dilemeye ve Lozan’ı aşma mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz.” gibi bir cümleyle üstü kapalı olarak Fransa ve Britanya’yı Türk devletlerinin sınırlarına müdahalede bulunmaya davet eden bu bildiriye karşı ne yazık ki hukuk düzeni, cumhuriyet savcıları, iktidar, muhalefet, STK’lar sessiz kaldı.
Atatürk’e hakaret edilirken CHP neden sessiz?
Daha da vahimi Lozan’ın mimarı olan ve bu aralar parti içi iktidar kavgasına tutuşan 100 yıllık bir parti olan CHP’den kamuoyunu tatmin eden hiçbir ciddi tepki gelmedi. Ne ulusalcı Özgür Özel’i ne değişim nutukları kapsamında ülke seyahatlerden İstanbul’a dönemeyen Ekrem İmamoğlu’ndan ne de Genel Başkanları Piro’dan.
Atatürk’ü ve onun yönetim kadrosunu ve milletin özünü oluşturan Türk Ordusunu soykırım yapmakla, katliam uygulamakla suçlayan YSP/HDP’ye karşı Atatürk’ü, laikliği, çağdaşlık kavramlarını ağzından hiç düşürmeyen Özgür Özel’in, Ekrem İmamoğlu’nun ve “Piro” lakaplı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sesini çıkarmaması bu üçlünün ideolojik samimiyette sınıfta kaldıklarına delalet etmez mi? Peki CHP teşkilatlarına ne demeli? Kurucu kadrosuna ve partinin banisine ağır hakaretler edilirken, iftiralar atılırken onlar ağızlarını bile açmıyorlar. Yeni CHP dedikleri herhalde bu olsa gerek!
Atatürkçülüğü dillerinden düşürmeyen diğer partiler nerede?
YSP/HDP açıklamasına karşı sağır ve dilsiz gibi davranan İktidar cenahı ile sözde muhalifleri olan İyi Partiden ya da Atatürkçülüğü elinden bırakmayan Demokrat Parti’den niçin ses çıkmıyor? Mesela tv ekranlarında gazeteci dövmekle, küfürler saydırmakla meşhur Cemal Enginyurt nerede? AKP-MHP-BBP’nin tek devlet, tek millet, tek bayrak sloganları iş ciddiye bindiğinde neden kullanılmıyor? Nerde kaldı yerliliğiniz, seçim dönemi için mi geçerliydi vatan sevdanız?
Osmanlı politik tercihlerine öykünen Gelecek Partisi cephesine ne demeli? Onlar neden sessiz? Salon toplantılarında uzun uzun konuşan ve hemen her konuda bir açıklama yapan Serok Ahmet bu yenilir ve yutulur olmayan açıklamaya neden bir şey demiyor? Yoksa Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerinde Şanlıurfa’da YSP/HDP’nin aday çıkarmaması beklentisi içindeler mi?
Yerel seçimde gelecek oylar, gözleri kör etti
Yaklaşan yerel seçimler öncesinde hiç kimsenin YSP/HDP ile arayı açmak istemediği anlaşılıyor. Unutulmamalıdır ki şehitlerine, gazilerine ve ölülerine sahip çıkmayan bir millet ve devlet idarecileri halkına hiç sahip çıkamaz. Keşke iktidarıyla muhalefetiyle bu nifak tohumu saçan art niyetli pespaye metne gerekli tepki verilebilseydi. Şehitlerimizin ve gazilerimizin bu ülke için akıttıkları kanın bedeli ve de karşılığı ödenebilseydi. Maalesef seçilenler ve parti teşkilatlarının üstündeki ölü toprağı o kadar kalın ki hiçbir söz ve kelam o toprağı kaldırmaya yetmiyor.
Manavgat’ta sessiz kaldı
Manavgat gibi milliyetçi eğilimin son derece güçlü olduğu bir ilçede durumun Türkiye’den çokta farklı olmadığını gördük. Manavgat’ta faaliyet gösteren hiçbir kamu kurumu, meslek odası ve STK; YSP/HDP’ye bir çift cümleyle de olsa eleştiri getirmedi, getiremedi. Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden CHP ve onun belediye başkanları, Atatürk’ü soykırımcı, katliamcı diye yaftalayan bu metin hakkında tek söz söylemediler, protesto etmediler.
Dedik ya yerel seçimler yaklaşıyor. Anlaşılan o ki CHP’nin belediye başkan adayları YSP/HDP’nin aday çıkarmadığı yerleşkelerde bu partinin oylarının peşinde.