Türkolog Celal Görgeç yazdı…

0

İNSANIN GEÇİCİ YOLCULUĞUNUN HALK BİLGELİĞİNE YANSIYIŞI

Hazırlayan: Uzm. Celâl GÖRGEÇ

“Dünyaya geldim çıktım pazara, Bir kefen aldım döndüm mezara.”1

Bu satırlar, ömrün kısalığını ve insanın geçici bir yolculuk yaşadığını anlatan güçlü anlamlar içeriyor. “Dünyaya geldim, çıktım pazara” ifadesi, insanın doğduğu andan itibaren dünyada bir yolculuğa başladığını ve yaşamı boyunca birçok çileler çektiğini anlatıyor. “Bir kefen aldım döndüm mezara” ifadesi ise insanın ölümünün kaçınılmaz olduğunu ve bu dünyadan ayrıldığında sadece bir kefenle dönüleceğini sembolize ediyor. Şerif Erginbay Beyefendi’nin annesinden aktardığı satırların Akseki’nin Taşlıca bölgesinde kullanıldığını anlıyoruz. Bu durum ise Bizim Yunus’un o Türkmen ulusunun yüzyıllar ötesinden gelen sesinin hâlâ Anadolu’da canlı bir şekilde yaşadığını gösteriyor. Bu satırlar, Yunus Emre’ye izafe edilen şu dizelerden mülhem:

“Ana rahminden geldik pazara,

Bir kefen aldık döndük mezara”

“Ana rahminden geldik pazara” dizesi, insanın doğduğu anı ve dünya yaşamının başlangıcını sembolize eder. Anne rahmi, yaşamın başladığı yer olarak kabul edilir. Sonuçta, insanlar doğduklarında bu dünyaya “yolcu” olarak gelirler ve bu dünya yaşamı, bir yolculuk olarak kabul edilir. Yine bir Türkmen Abdalı (dervişi) olan Neşet Ertaş da “Bir anadan dünyaya gelen yolcu/ Görünce dünyaya gönül verdin mi?” sorusunun cevabını arar. Bu soruyla insanların dünya yaşamına nasıl bir tutumla yaklaştıklarını düşünmeye teşvik eder. Bizim Yunus’ta olduğu gibi Neşet Ertaş’ta da ana, dünya yaşamının başlangıcını temsil eder.

Bir anadan dünyaya gelinse de Ömer Hayyam’ın dediği gibi, “Yel eser, umutlar savrulur gider; Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler!” Bu hayat gelip geçicidir ve bir pazar yerine benzer. Bu dünya yaşamı, bir pazar gibi, karmakarışıktır. Pazar sözcüğü, mutasavvıflar arasında ise dünya sürgününde çekilen çile ve belaları ifade eder. Yunus Emre’de dünya, pazardır:

“Bu dünya bir bazardır, suretler dükkân olmuş

Bu dükkâna girüben odur satan bu kanı”

“Bu dünyanın meseli bir ulu şara benzer

Velî bizim ömrümüz bir tez bazara benzer”

Pazar, somut anlamıyla da alım-satım yapılan yerdir. İnsanın dünya yolculuğu, pazara inip bir kefen alacak yani göz açıp yumacak kadar kısadır. Bizim Yunus, bu gerçekliği şu şekilde ifade eder:

“Geldi geçti ömrüm benim,

Şol yel esip geçmiş gibi.

Hele bana şöyle gelir,

Şol göz yumup açmış gibi.”

Rivayet odur ki, Âşık Veysel’e sormuşlar: “Üstat dünyadan ne anladın?”  O da cevap vermiş: “Say ki bir pazar yeri dolaştım. Üç metre bez aldım, gidiyorum. Gözünü açıyorsun ‘doğdu’, gözünü kapatıyorsun ‘öldü’ diyorlar. İşte bu göz kırpışa ‘ömür’ diyorlar…”

Yunus’un dizelerindeki “bir kefen aldım döndüm mezara” ifadesiyle vurgulanan şey, insanın dünya yaşamının sonunda ölümle yüzleşeceği gerçeğidir. Seyranî’ye ait aşağıdaki dizeler yaşamın sonunda yani tüm bu dünya yolculuğunun sonunda insanın elinde bir top bezden (kefenden) ötesinin olmayacağı gerçeğini insanın yüzüne vurur:

“Seyranî der buldu yaş kemalini

Bir daha görseydim mah cemalini

Hesap ettim cümle dünya malını

Neticesi bir top beze dayandı”

 Sonuç olarak diyebiliriz ki, tüm yaptıklarımızın altına imzasını atacak2 olan ölüm, Yunus Emre’nin dilinde edebileşip ebedileşmiştir.

1- Bu satırlar, Şerif Erginbay Beyefendi’nin 18 Eylül’deki sosyal medya paylaşımından alınmıştır.

2Cesare Pavese.