Gençlik ve Bugünkü Hayalim…

0

Her insanı kedere sürükleyen bir hayali olmuştur. Zaten hayal, elde etmek için değil, kahrolmak için kurulur.

Beni de kedere sürükleyen bazı hayallerim olmuştur.

Aslında hayal kurmak bir matematik bir hesap işidir. Ekonomi işidir diyemiyorum. Çünkü “Ben ekonomistim” demeyi kendime hakaret sayarım.  

 GENÇLİK HAYALİM

Gençliğimde sayısal loto yoktu. Milli Piyango ve Spor Toto vardı. Yılbaşında Milli Piyango rekor ikramiye koyar, nüfusumuzun yarısı bu ikramiye ile yatar bu ikramiyenin hayali ile uyanırdı.

Birçok insan hayalini kendine saklardı ama ben hiç böyle bencillik yapmadım… Malım olsa malımı paylaşırdım ama hayalim vardı onu paylaştım. Hayalim şuydu:

Gençliğimde mütevazı bir bürom vardı. Modası geçmiş değirmenler gibi tekerim gacırt gucurt dönerdi…  Olsun. Ama dönerdi işte. O yıllar İtalyan Film Sanatçısı Ornella Muti, güzelliği ile dünyayı kasıp kavuruyor. Elbette biz de bu dünyanın fanisiydik.

“Ulan feleğin çarkı bir kez de benim için dönse ve şu milli piyangonun parası bana çıksa görün neler yapardım” diye hayalimi sesli kurmuşum. Bir arkadaşım:

“Ne yapardın?” dedi.

“Şu Ornella Muti var ya!”

“E?”

“İşte o Ornella ile anlaşırdım. (Sanki kırk yıllık ahbabım gibi ismiyle hitap ediyorum) Bir günlüğüne yani sabah saat 08.00’den akşam saat 17.00’ye kadar büromda çalışsın. (Hemen kalbinizi bozmayın. Sadece çalıştırmak için) Bir günlüğüne SSK kaydını yapar, yanımda çalıştığını belgelerdim. İster asistan, ister sekreter, ister danışman…”

Arkadaşımın gözü açıldı, kaşı çatıldı:

“Eeee?” diye alaya başladı.

“Bütün parayı ücret olarak ona verirdim. Tek cümleyi duymak için: “Alo buyurun ben Ornella Muti… Tamam efendim bağlıyorum…”  Ve telefonu bana bağlayacak… Medyada oluşacak fırtınayı düşünebiliyor musun? Bazı gazeteler: “Türk’ün Gücü” diye manşet atarken, bazıları. “Hiçliği keşfeden adam…” Koca koca insanlar günlerce benden söz edecek.. Gazetelerde pehlivan tefrikası gibi hakkımda görüşler yazılacak… Verdiğim paranın on katını kazanırım. Biri elime bir kavanoz marmelat tutuşturur ben: “Dünyayı keşfetmeyi bu marmelada borçluyum” dediğim an, gelsin paralar.

Ya da bir gömlek giydirir vs…

Yıllar sonra – ki o zaman keşfedileceğini bilmiyordum – Google’ye: “Ornella Muti  kimin yanında çalıştı?” ya da “Ornella’nın Sigorta girişini kim yaptı?” diye sorulduğunda benim adım çıkacaktı. .

Öyle bir hayal işte, verdiğimin on katını geri alacaktım, tarihe geçmek de cabası…”

Ama salak olarak mı uyanık olarak mı geçeceğimi bilemiyorum elbette.

 ŞİMDİKİ HAYALİM

Şimdiki hayalimi dün akşam haberleri izlerken kurdum. “Köylerde taşımalı eğitimin ana unsuru olan servisler iptal edilmiş, okullar öğrencisiz, öğrenciler okulsuz kalmış…”

Gerekçe: tasarruf tedbirleri…

O zaman kendimi bu iktidarın milletvekili veya en az yedi sekiz maaş alan yandaş bürokratı olarak hayal ettim. Bir seçilmişin, kendini seçenden on, on beş kat fazla aylık alması nasıl bir duygu?

Ya da bir güreşçinin banka yönetim kurulu üyesi, bir imamın uluslar arası havacılık kurumu üst yöneticisi…

Mesela ucuz yemek için bulunduğu yerden kırk kilometre öteye gitmek zorunda olan bir yaşlının oyuyla bir makama gelen, aynı fiyata onun beş katı kalitede yemek yemesi?

İlginç bir duygu olmalı.

Çaresiz bırakılan seçenin hiçbir zaman giremediği mekânlara makam aracıyla gitmek, orada gruplar tarafından alkışlanarak karşılanmak, hediyelere boğulmak, cebinden para çıkmamak: Nasıl bir duygu acaba?

Bütün bunların içinde Pazar fiyatlarından haberi olmamak… Ya da olup da ne diyeceği için genel başkanının ağzına bakakalmak…

Mesela uzun yıllar –hayal bu ya –  bakanlık yapan bir milletvekili olmak isterdim:

Özelleştirmeler ile kamunun malını yağmalayıp talan edilmesine neden olduktan sonra, sanki hiç sorumluluğum yok gibi davranmak… İlginç bir duygu olmalı…

Akşam eve dönünce çocuklarıma; “Ahlaklı olun ahlaklı…” diye öğüt vermek. Birlikte namaz kılmak… Kalbinden ne geçerdi çok merak ediyorum?

Bunca yıkımdan sorumluluk hissetmeyen bir şehircilik bakanı olmak mesela…

Ya da bunca tarım alanının atıl bırakılması, marulun kırk lira olması karşısında parlak demeçler veren tarım bakanı olmak… Bu duyguyu hayal ediyorum. Nasıl bir şey?

Neden olduğum yıkım ve sıkıntıları bir sinema perdesinde izler gibi sahiplenmemek…

Evet… Evet… Şimdiki hayalim bu…

Üç gün de olsa milletvekili olmak ve ölünceye kadar maaş almak…

Sorumluluk duymamak, ölü taklidi yapmak, sağır, kör ve dilsiz numarası yapmak nasıl bir duygu acaba?

Hayalim bu…

Not: Belki de yanılıyorum… Bilmiyorum… Hiç milletvekili ya da yandaş olmadım ki nereden bileyim? Birisi doğruyu anlatırsa öğrenirim inşallah…