Üstüne büyük fırtınalar koparılan CHP ve İYİ Parti listelerine bakıldığında ilk göze çarpan demokratik bir misyona sahip olmamasıdır. Her iki parti yani altı partinin ortaya koyduğu iki farklı listede kadın, genç, çevre hareketi ve sivil topluma yani toplumsal muhalefete yeteri kadar yer verilmediği görülmüştür.
Listeler ağırlıklı olarak zenginler, genel başkan yardımcıları ve akademisyen ya da AK Parti’nin eski dönem simalarından oluştuğu görülmektedir. Halbuki bu durum çok ciddi badireler yaşamasına rağmen toplumsal muhalefet sayesinde ayakta kalabilmiş Millet İttifakının varlığını sürdürmesini sağlayan temel dinamikti.
CHP ve İyi Parti Durdu, Kılıçdaroğlu Yükseldi
Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu’na Cumhurbaşkanlığı yarışında verilen destek % 42’ler seviyesine ulaşmasına rağmen CHP’nin halen % 25’lerde olması, İyi Parti’nin masadan kalkıp tekrar dönmesiyle beraber oluşan güvensizlikle oylarının sürekli düşmesi, diğer partilerde kontenjandan gösterilen adayların tabanları tatmin etmemesi listelerin halka ne kadar da sırt dönmüş bir vaziyette olduğunu göstermektedir.
Listelerde Burjuva ve Genel Merkez Damgası
Antalya örneğine bakıldığında Alanya’dan seçilebilecek bir yere aday konulmamışken CHP’de 1 ve 3. Sıranın, İyi Parti de ise 2 ve 4. Sıranın Manavgat eşrafına verilmesi listelerin ne kadar da fildişi kulelerinde hazırlandığını göstermektedir.
Zenginler sınıfının veya genel merkezle iç içe geçen isimlerin listelerde seçilecek yere sahip olması Millet İttifakının demokrasi söyleminin ne kadar da boş ve AK Parti vari olduğunu hepimize gösterdi.
Halka sırtını dönen listelerden halka kucak açan listelere nasıl geçilebilir?
Tabi ki de demokrasi ve hakkaniyet anlayışının oturmasıyla ya da belirli sayıda vekil adayının ön seçimle belirlenmesinin veya tercih sisteminin kullanılmasının kanuni bir zorunluluk haline getirilmesiyle bu açmazdan çıkılabilir. Eskilerin tabiriyle “Mahkeme kadıya mülk değildir”. Yani seçilen vekiller bir dönem sonra aday gösterilmeyerek yerlerine yeni adaylara bırakabilir. Ne var ki Türkiye’de lider ve genel merkez etrafında oluşan bir demokrasi anlayışının varlığı 3, 4, hatta 5 dönem vekillik yapabilen siyasilerle karşılaşmamıza neden oluyor.
Böyle Bir Demokrasinin Yürüyemeyeceği Açıktır.
Türkiye’nin demokratik araçlarla kalkınma isteniyorsa halka sırt dönmüş vekil anlayışlarından vazgeçilmesi şarttır.
Millet İttifakı Parti İçi Demokraside Geleceğe Dair Umut Vermiyor
Ortak Politikalar Mutabakat metninde usuli demokratikleşmeye yer veren Millet İttifakı “Siyasi partiler ve seçim mevzuatını “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.” şeklindeki anayasal kurala uygun biçimde ve özellikle parti içi demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla yeniden düzenleyeceğiz. “ maddesine yer vermişse de halka dayattığı listeler yukarıdaki maddeyle ne kadar da tezat davrandığını göstermiş ve geleceğe karşı da samimiyetinin derecesini şimdiden ifşa etmiştir.
Kısacası Millet İttifakı yeni bir AK Parti olma yoluna erkenden girmiştir.