EKREM İMAMOĞLU’NUN MACERASI (YENİLİK ARAYIŞI MI YOKSA YENİ POPÜLİZM Mİ?)

0

Büyümenin veya lider bir devlet olmanın yolunun hayallerden geçmediğini hepimiz biliriz. Günümüzün siyaset anlayışının aksine lider bir devletin oluşumu için siyaset kurumunun sert kurallarla örüldüğü planlı ve programlı, kadrolara sahip parti ve anlayışlarla gerçekleşeceğine itirazımız olamaz.

Siyasilerin popülizm hastalığı

Durum buyken dış güçlerin bazen iç baskılardan dolayı Türkiye’de son 150 yılın önemli bir dönemi yukarıda anlatılanların aksi yönünde yol alınarak, yüründü. Atatürk, Ecevit, Erbakan dönemlerini bir kenara bırakacak olursak ‘popülizm’ her daim siyaset kurumunu kendine köle haline getirmeyi başarmıştır.

Popülizmin yeni çocuğu: Ekrem İmamoğlu

ANAP, DYP ile hız kazanan popülizm MHP’nin milliyetçi alanı genişletmesiyle AK Parti döneminde faturası millete ve devlete kesilmiş yeni bir tip popülizmi doğurdu. Yeni tip popülizm son günlerde siyasi basamağın neresinde durduğu belli olmayan siyasi figürlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin Mehmet Ali Çelebi, Tuğba Vural Çokal, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi. Bu tiplemeler içerisinde son günlerde kendini en çok gösteren şahsiyet ise Ekrem İmamoğlu oldu.

“İktidar için değişim” sloganı

Meral Akşener’in ve AK Parti’nin çalışmalarıyla yıldızı parlatılan İmamoğlu seçim yenilgisinden sonra bir internet sitesi kurarak “İktidar İçin Değişim” sloganıyla belki Tanju Özcan gibi yollara düşecek ya da akil adam edasıyla kitle iletişim araçları vasıtasıyla her kesime mavi boncuk dağıtacak. Her neyse geleceğe dair bizde ahkâm kesmeyelim, yaşayalım ve görelim.

Değişim metni cılız

İmamoğlu sitesinde yayınladığı yazıyla değişimden ne anladığını ortaya koymaya çalışmış. Ancak şunu hemen söylemeliyim ki kullanılan metin son derece zayıf, bilindik, sıkıcı ve hatalarla dolu. Daha iki ay öncesine kadar 6’lı masanın estirdiği değişim rüzgârını destekleyen ve şehir şehir bu değişimi desteklemek için mitingler düzenleyen İmamoğlu şu anda söylediklerinin tam tersini yaparak iktidarda değişimi sağlamaya çalışan Kılıçdaroğlu’nu değiştirmeye çalışıyor.

Değişimin değişik tutarsızlığı

Değişimin değişik tutarsızlığı bu olsa gerek. İmamoğlu ve türevleri şunu iyi bilmelidir ki Türk toplumu değişime kapalı ve bunu da Millet İttifakına oy vermeyerek zaten gösterdi. Değişim sloganıyla ortaya çıkan hiçbir kişi ve parti iktidara tek başına gelememiştir. Askerler dahi yaptıkları darbelerle bu ülkeye değişimi derinlemesine getirememiştir. Hiçbir yerde hiçbir zaman ideolojik bir yaklaşımla sorunların nasıl çözülebileceğini anlatamayan ve anlatmayan İmamoğlu sadece gezilerle, insanlara sokakta sarılarak, kameralar karşısında şirinlikler yaparak halkın karşısına çıkmakla meşgul. Bir dalga hareketi başlatamamış, kadrosunun olup olmadığı bile belli olmayan ve CHP’nin kalıplaşmış kadrolarına karşı yeni bir entellektüelizm dahi ortaya koyamamış bir siyasetçi profili çiziyor.

İmamoğlu’nun sol jargona ait tek bir cümlesi yok

Kendisini sol bir parti olarak tanımlayan ancak sol jargona ait bir cümlesini dahi duyamadığımız İmamoğlu’nun değişim sloganı sadece ülke gündemini bir süre meşgul edebilir. Bunun ömrü de ancak Muharrem İnce’nin siyasi ömrü kadar olabilir. Değişim için şu ana kadar bir örgütlenme bile yapamayan İmamoğlu’nun bu saatten sonra da CHP ile veya CHP’siz bir örgütlenme kurabilmesi mümkün değildir. Kendisinin ikna ediciliği gerçekten ülkeyi etkileyebilecek seviye de olsaydı Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasını sağlamak için Kılıçdaroğlu’na seçimlerde oy verilir ve seçimler kazanılırdı. İmamoğlu hareket tarzıyla tüm muhalefetin önüne çıkmaya çalışıyor ama bunun gerçekleşmesi pekte mümkün değil. Bunu kendisinin de bilmesine rağmen böyle davranmaya çalışması aslında CHP üzerinde bir baskı kurarak onun genel başkanlık yarışında karşısında duran oligarşiyi kendi yanına çekme yani onlara baskı kurma amacına sahipmiş gibi görünmektedir.

İnandırıcı gelmiyor

Toplumu nasıl okuduğu belli olmayan bir toplum tasavvuru dahi bulunmayan İmamoğlu’nun yeni bir siyaset anlayışını Bülent Ecevit gibi ortaya koyması gerekmekteyse de ben İmamoğlu’nun ve çevresindekilerin bunu yapabileceğine inanmıyorum.

Neden mi?

Giriş özelliğine sahip olan yazımız İmamoğlu’nun kendi adıyla kurduğu sitedeki yazının analiziyle devam edecektir. Sorumuzun cevabı da o yazılarda yer alacaktır.